Sayfamızda Friedrich Nietzsche Sözleri yer almaktadır.
Neysen o ol.
Acı der: yıkıl.
Merhameti öldürün.
Müziksiz hayat hatadır.
Fatihler şansa inanmaz.
Ahlak, evrensel değildir.
Varlık, sonsuz bir yaradır.
Başarının sonu yalnızlıktır.
Sabit fikir sahibini hapseder.
Söz dinleyen, kendini duymaz!
Ümit kötüdür işkenceyi uzatır.
Bir dost kimdir? Öteki bendir.
Neden’i olan nasıl’a katlanır.
Seni seviyorsam sana ne bundan.
İflah olmazlara hekim olunmaz!
Hayat; kendisini alt edenindir.
Öldürmeyen acı beni güçlendirir.
Egoizm asıl bir ruhun temelidir.
Erdem uyumuşsa deha zinde kalkar.
Sanat hakikatten daha değerlidir.
Ben bu kulaklara göre ağız değilim.
Az bilen ve az düşünen çok konuşur.
En kof ceviz dahi kırılmak istiyor.
Ahlak, sürü hayvanının içgüdüsüdür.
Uçurumları sevenin kanatları olmalı.
Barış zamanında savaşçı kendine çatar.
Ruh peşinde koşan birinin ruhu yoktur.
Bu dâhil bütün genellemeler yanlıştır.
Beni öldürmeyen her şey beni güçlendirir.
Ahlak; uzun, korkusuz bir sahtekarlıktır.
Ceza insanı eğitmez, sadece evcilleştirir.
Sezmekte ve susmakta usta olmaktır dost.
Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar.
Uçmayı öğretemediğinize düşmesini öğretin.
Şüphe değil, kesinliktir insanı deli eden.
İnsan dostunu düşmanından daha zor affediyor.
Kendi sözünü dinlemeyen, buyruk altına girer.
Kimse öfkeli insan kadar çok yalan söyleyemez.
Bütün yargılayanların gözünde bir cellat bakar.
Gerçek ve büyük başarılar mutlulukla tanışamaz.
Korkarak yaşarsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Kaybetmeyi göze alamayacak kadar az dostum var.
Deneme ve sorgulama olmuştur tüm yolculuklarım.
Kendi kendine inanmayan her zaman yalan söyler.
Yüksek sesle konuşanlar ince konuları düşünemez.
Fırtınayı getiren en derin ve yumuşak sözlerdir.
Gerçeğin düşmanı tabular ve inançlardır, düşünün.
Körleri de görür kılacak harflerim vardır benim.
Güzeldir karşılıklı susmak daha güzeli de gülüşmek.
Yüksek dağda buz içinde gönüllü yaşamaktır felsefe.
Yükseldikçe uçma bilmeyenlere daha küçük görünürüz.
Yaratıcılık ve keşif açıda ve yalnızlıkta saklıdır.
Bir kurbanın yoldaşı o kurbandan daha çok acı çeker.
Sadece cevaplarını bulabileceğimiz soruları duyarız.
Telaş evrensel, çünkü herkes kendinden kaçma halinde.
Kendi omuzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki!
Tanrı yok, o olsaydı onun ben olmadığıma inanamazdım.
Doğrular ve yanlışlar yoktur, sadece yorumlar vardır.
Biz arzulanana değil arzulamanın kendisine âsığızdır.
Ebedi gerçeklik olmadığı gibi, mutlak doğru da yoktur.
Bizi ıslah edebilecek tek şey nedir? Kusursuzu görmek.
Despotlar., havanın ahlaklı olduğu bölgeleri severler.
Bugüne dek varlığa karşı en büyük itiraz neydi? Tanrı.
Kanmışlıklar, yalanlardan daha tehlikeli düşmanlarıdır.
Kuş olmayanın uçurumlar üzerine yuva kurmaması gerekir.
Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.
Yalnızca mezarların olduğu yerde gerçekleşir dirilişler.
Yokluk büyük varlıktır azizim, yeter ki fark edebilesin.
İşsiz ve yorucu dorukları sevenlerin kanatları olmalıdır!
İnsan ölümü nasıl karşılayacağına karar vermek zorundadır.
Felsefe, yaratmanın anlamını kavramaya çalışan bir akımdır.
Zorla alabileceğin bir hakkın, sana verilmesine izin verme.
Ancak öbürgündür benim olan. Kimileri öldükten sonra doğar.
İçine koyacak bir şeyiniz varsa, bir günün bin cebi vardır.
Hep öğrenci kalan, öğretmenine borcunu kötü ödüyor demektir.
Kovalamaktan, aramaktan yorulduğumdan beri bulmayı öğrendim.
Yine de en çok çiy damlası, en sessiz gecede düşer, bilirim.
Sevgi, insanın şeyleri en olmadıkları gibi gördüğü durumdur.
Çoğu insan art niyetli olamayacak kadar kendisiyle meşguldür.
Gerçek seçim, yalnızca gerçeğin ışığı altında filizlenebilir.
Sanki tüm hayatım boyunca yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim.
Dünyada hiçbir şey insanı kin besleme duygusu kadar yıpratmaz.
Yaşamak için bir “neden”i olan, her türlü “nasıl”a dayanabilir.
Siz yükselmek isteyince yukarı bakarsınız. Bense aşağı bakarım.
Ahlaksal olay yoktur, yalnızca olayların ahlaksal yorumu vardır.
İnançlar hakikat düşmanları olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.
Başkaları yararına çok şey yapıldığı için dünya mükemmel değildir.
Niceleri kendi zincirlerini çözemezler de, dostlarının azatçısıdır.
En bağışlanamaz yanın bu işte; gücün var ve hükmetmek istemiyorsun.
Ey büyük yıldız! Aydınlattıkların olmasaydı nice olurdu mutluluğun.
Büyük borçlar insanları değer bilmeye değil, kin beslemeğe yöneltir.
Bana yalan söylemiş olman değil, artık sana inanmamam sarsıyor beni.
Bir kez yürünmüş bir yola düşenlerin sayısı çoktur, hedefe ulaşan az.
Ölüm güç bir şeydir. Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır.
Bu muydu, yaşam? Diye sormak istiyorum ölüme. Pekâla! Bir kez daha!
Ah bu melankoli. İnsanın gerçekten boğulabileceği bir deniz var mıdır?
Artık bana verecek mutluluğun kalmadı mı, ne çıkar! Acıların var daha.
En insanı davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir.
Acıların bölüşülmesi değil, sevinçlerin bölüşülmesidir dostluğu yaratan.
Kendimiz hakkında çok konuşmak, kendini gizlemenin bir yolu da olabilir.
Sonraki isim düşünmek oldu. Kendimi onsuz düşünmek. Anlatabiliyor muyum.?
Taş ve sopa kemiklerimi kırabilir ama ölüm beni incitemez, hiç bir zaman.
Yiğitlik; en büyük korkunun ve en büyük ümidinin üstüne üstüne gitmektir.
Aşık seven kişi değildir, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmaya çalışandır.
Damların üstünde yükselen kuleleri görmek için, şehri terk etmen gerekir.
Eğer hizmetkâr olacaksan, senin hizmetinden en iyi faydalanacak olanı bul!
Yasama karşı sorumluluğumuz daha yücesini yaratmaktır. Daha alçağını değil.
Kılavuz öğrencisine bütün izleri göstermeli ama gideceği yolu seçmemelidir.
İnsan, hayvanla ustinsan arasına gerilmiş bir iptir, uçurum üstünde bir ip.
Küçücük bağışlarla büyük mutluluklar kazanmak büyüklüğün bir ayrıcalığıdır.
Acı çeken dostuna dinlenmesi için yer göster ama dikkat et yatak sert olsun.
İnsan kahkahalarla güldüğü zaman, kabalığı ile tüm hayvanları geride bırakır.
Akıl hastanesini ziyaret etmek, inancın ne kadar boş bir şey olduğunu gösterir.
Alev, başka şeyleri aydınlattığı kadar aydınlatmaz kendini. Bilge de böyledir.
Her alışkanlık elimizi daha becerikli, aklımızı ise daha beceriksiz hale sokar.
Uçuruma gözlerinizi dikip baktığınızda, uçurum da sizin içinize bakmaya başlar.
Bilgi ermişleri olmak elinizden gelmiyorsa, hiç değilse bilgi savaşçıları olun.
Kişi, ışığını karartmayı bilmelidir, böceklerden ve hayvanlardan kurtulmak için.
Doğa bize aldırmadığından, doğanın ortasında kendimizi öyle rahat hissederiz ki.
Dünyanın en yüce tahtına da çıksanız, oturacağınız yer, kendi kıçınızın üstüdür.
Seyirciler bulanık suda balık tutan ile derinden şu çekeni kolayca karıştırıyor.
Bütün hedefler yokedilmiştir değer biçmeler birbirlerine karşı cephe almışlardır.
Yığından olan beleş yasamak ister. Tat veremediğin yerde tat almak istememelisin.
Kendini aşağılayan kişi, yine de aşağılayan biri olarak kendine saygı duyuyordur.
Size gül bahçesi vadetmiyorum! Yaşadığınız toprakların çorak olduğunu söylüyorum.
Kuvvetinizi aşacak kadar erdemli olmayın! Ve olasılığın dışında şeyler istemeyin!
Öyle kolay bir sanat değildir uyumak. Onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir.
Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını hayatta bırakmakta yararı vardır.
Kimin az mülkü varsa, o daha az başkalarının mali olur; san olsun küçük yoksulluğa!
Birini suçlamak üzere ileri uzattığın elinin 3 parmağının seni gösterdiğini unutma.!
Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar; onları orada ziyaret etmek gerekir.
Kutsal olan gerçekler değil kişinin kendi gerçeği için çıktığı arayıştır, neysen o ol.
İnsan öyle bir iptir ki hayvanla insanüstü arasına gerilmiştir. Uçurum üstünde bir ip.
İnsan, aşağı gördüğü sürece değil, yalnızca eşit ya da yüksek gördüğünde nefret eder.
Ahlaklılık yeni ve daha iyi geleneklerin ortaya çıkmasına karşı direnir: aptallaştırır.
Dilencileri yok etmek gerek, çünkü insan onlara verince de pişman oluyo, vermeyince de.
Kendine karşı cebir kullanmayana iyi denilir ama nefsini yenen kahramana da iyi denilir.
Ümit mi? Ümit en son kötülüktür.! Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.
Sosyalistlerin üslubu, umutları ve hayalleri, zararsız koyun mutluluğunun bir ifadesidir.
Kimine göre yalnızlık, hasta kişinin kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişilerden kaçıştır.
Benim hayalimdeki aşk, iki insanın birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte bir şey.
Evini ateşe veren öğle yemeğini de unutur ve bu yüzden bazen yemeğini küllerde arar insan.
Seni övdükleri sürece, kendi yolunda gittiğini sanma sakin; başkasının yolunda gidiyorsun.
Yüreğinin sesine kulak verene iyi denilir ama sadece yükümüne kulak verene de iyi denilir.
Utançla, bağlılıklarının eğri bakan gözlerini görmektense, bir utanmazı görmeyi yeğlerim !
Bir kere yanlış trene bindiyseniz; koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur !
Kendini bilgiye adayan için yalnızca düşmanını sevmek yetmez; dostunada kin duyabilmelidir.
İnsanlar ışığın çevresinde toplaşırlar daha iyi görmek için değil daha iyi parıldamak için.
Tüm yazılmışların içinde en çok kanla yazılanı severim kanla yaz, göreceksin ki kan, tindir.
Yükselmek için yalnız kendi gücünüzü kullanın, başkasının sizi yükseltmesine fırsat vermeyin.
En iyisi, sevinmeyi öğrenelim; böylece başkalarına acı vermeyi ve acıları düşünmeyi unuturuz.
Ben, iki insanın daha yüce hakikati bulmak için, bir ihtirası paylaştığı bir aşk düşünüyorum.
Bir şeyde ilk olmak isteyene iyi denir ama bir başkasından önde olmak istemeyene de iyi denir.
Bir genci bozmanın en iyi yolu, ona aynı düşüneni farklı düşünenden daha çok saymayı öğretmek.
İnsan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde unutur onu; ama çoğu kez öteki kişi bunu unutmaz.
İnsan sıkı tutmalı yüreğini; çünkü gitmesine izin verirse, çok geçmeden aklı da gider peşinden.
Güçlü bir rüzgârdir zerdüst; ve şunu öğütler düşmanlarına: sakin ha tükürmeyin, rüzgâra karşı!
Sahip olmak ve daha çoğuna sahip olmayı istemek, tek kelimeyle büyümektir. Bu hayatın kendisidir.
Severim gözü pekleri; ama yeterli değildir kılıç ustası olmak darbeyi kime vuracağını da bilmeli!
Tek bir şey olabilmek, tek bir şeye varabilmek için çok yerde, çok şey olmak, bu bendeki sağduyudur.
Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız, önce kul olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz.
Kibar ve soylu olana iyi denir ama kimseyi hor görmeyene ve kimseye yukarıdan bakmayana da iyi denir.
Gerçek erdem, yalnızca aristokrat azınlık içindir! Herkes için geçerli bir ahlak, gülünç bir fikirdir.
İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasında yalnız o, gülmeyi icat etmek zorunda kalmıştır.
Deha sahibi insan, en azından iki şeye daha sahip değilse, hiç çekilmez. Dünyayla barışık olmak, saflık.
Günde bir defa olsun gülmeliyiz. Neşeli olmalıyız. Sevinci öğrenirsek; başkalarına acı vermeyi unutururuz.
.cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır.
İyi huylu insana, mücadeleden kaçana iyi denir ama savaşçı olana da ve zaferi tutkuyla isteyene de iyi denir.
Karşına çıkabilecek en kötü düşman, her zaman sen kendin olacaksın; sen kendin pusuda bekleyeceksin kendini.
Pek çok insan bir zamanlar girdikleri yol hakkında inatçıdır, amaçları hakkında inatçı olanlar ise çok azdır.
Sizin kökeniniz, nereden geldiğiniz değildir. Bundan sonra onurunuzu oluşturan, tersine nereye gittiğinizdir.
Acı çeken birisi için, gözlerini kendi açısından başka bir yere çevirebilmek baş döndürücü bir mutluluk olmalı.
Geçmişi değil de, geleceği kutlamak, geleceğin mitoloji masalını bulmak: işte her şeyden önce önemli olan budur.
Davranıştaki coşku büyüklükten sayılmaz; davranışlara ihtiyacı olan, sahtedir. bütün göstermelik insanlara dikkat.
Doğrunun kayıtsız şartsız dostuna iyi denilir ama saygınlığın insanına nesnelerin nurlandırıcısına da iyi denilir.
Herkes hakkında biraz fazla şey biliriz ! Ve kimileri saydamlaşsalar da karşımızda, yine de geçemeyiz ya içlerinden.
Her zaman ilk olmak, diğerlerinin önüne geçmek istiyorsun; kimse sevmeyecek senin kıskanç gönlünü, dostundan başka !
Kadınla buluşmaya gittiğinde yanına kırbacını almayı unutma gücünü göster. Kadın yaradılış olarak güçlüden hoşlanır.
Bu adam bu davanın çürük olduğunu görüyor ama inat olsun diye vazgeçmiyor ondan; fakat sadakat adını veriyor bu hale.
Bir insan, kirli düşüncelere sahip olduğu için utanmaz. Bir başkasının, o kirli düşüncesini bilme ihtimali utandırır.
Bir derin kuyuya benzer yalnız. Taş atmak kolaydır içine: ama bu taş dibe inecek olursa, deyin bana, kim çıkarabilir.
Dünya dediğiniz şeyi, önce siz yaratmalısınız; bizzat sizin aklınız, sizin imgeniz, sizin sevginizde şekil bulmalı o !
Kıyamete kadar olmak, düşünmek, yaşamak tut beni sımsıkı kollarında verecek başka mutluluğun yoksa, acılarını ver bana.
Dostun biri sana kötülük ederse, şöyle de: bana ettiğini sana bağışlıyorum; ama kendine ettiğini, onu nasıl bağışlarım?
Gür ırmaklar kendileriyle birlikte bir çok çakıl ve çalı çırpıyı da sürükler; güçlü ruhlar da bir çok aptal ve mankafayı.
Gerçekte hayatın anlamı olmasaydı ve bende anlamsızı seçmek zorunda olsaydım, bence de en seçilesi anlamsızlık bu olurdu.
Zevk hem ağrılık, hem kefe, hem tartandır. Yazık o canlılara ki kavgasız, ağırlıksız, kefesiz ve tartısız yaşamak isterler.
Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendime bir sahne buldum oynadım. Öyle bir rol vermişler ki, okudum okudum anlamadım.
Bakın! Size “ustinsan”ı öğretiyorum.ustinsan yeryüzünün anlamıdır. İsteminiz desin ki ; ustinsan yeryüzünün anlamı olacaktır
Elimizde bir çiçek varken gözümüze yalnızca dikenleri görünür, uzaklarda ise bir diken vardır ; gözümüz hep çiçeğini görür .!
Yanlızlığına kaç dostum:görüyorumki her yanını ağılı sinekler sokmuş.sert sağlam bir havanın estiği yere kaç!yalnızlığına kaç.
İyi olduğun için herkesin sana adil davranacağını beklemek; vejeteryan olduğun için, boğanın saldırmayacağını düşünmeye benzer.
Sahip olunması zorunlu tek şey var: ya yaradılistan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh.
Tanrılar yalnızca korku yüzünden icat edilmiş değildir: kudret duygusu düşsel hâle geldiği zaman, varlıklar yaratarak rahatlıyordu.
Kişioğlu da ağaca benzer, ne denli yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o denli kök salar yere, aşağılara, karanlığa, deliliğe, kötülüğe.
Gelenek nedir? Bize yararlı olan şeyleri emrettiğinden dolayı değil, bize emrettiğinden dolayı itaat ettiğimiz yüksek bir otoritedir.
İnsanın ve insanlığın tarihi bilinmez olarak seyreder.ama ideal hayaller ve onların tarihi , bize gelişmenin kendi gibi görünmektedir.
Tanrının ölümünü, büyük bir reddedişe ve kendi üzerimizde sürekli bir zafere dönüştürmezsek, bu kaybın bedelini ödemek zorunda kalırız.
İnsan en cesur hayvandır; cesaretiyle yenmiştir her hayvanı zafer çığlıklarıyla yenmiştir her acıyı; ama insanın acısı en derin acıdır.
İyi olan nedir? Kudret hissini , kudret iradesini , insanın içindeki kudreti yükselten her şey! Kötü olan nedir? -zaaftan çıkan her şey!
Günahtan kurtulduğuna inanmak mutluluk veriyorsa, bunun için gerekli olan, insanın günahkar olması değil, kendini günahkar hissetmesidir.
İnsanlığı düzeltmek, herhalde benim vadedeceğim en sonuncu iş olurdu. Yeni putlar dikmiyorum ben; putları devirmek zanaatim asıl bu benim.
Ahlak, ta başlangıçtan beri ikna etme sanatındaki bütün şeytanlıkları bilir. Bugün bile onun yardımına başvurmayan hiçbir konuşmacı yoktur.
Kimse bir öğretiyi öyle kolayca, yalnız insanları mutlu ya da erdemli kıldığı için doğru saymaz. Mutluluk ve erdem birer gerekçe olamazlar.
Vicdanlı ve dürüst olmak, hesaplı olmaktan iyidir. Hesap insanı makam sahibi yapar da, vicdan daha önemli bir işe yarar, insanı insan yapar.
İyi nedir?’ diye soruyorsunuz. Cesur olmak iyidir ! Bırakın küçük kızlar, ‘aynı zamanda hem güzel, hem de dokunaklı olmak iyidir,’ desinler.
Kendi savaşınızı açmalısınız, kendi düşüncelerinizin uğruna. Düşünceleriniz yenilse bile, dürüstlüğünüz zafer çığlıkları atmalıdır bunun için.
Evet yaralanmaz, gömülmez bir şey var içimde, kayaları parçalayacak bir şey: bu benim istemim’dir sessiz ilerler o ve değişmeden, yıllar boyu.
Geliştirmiş olduğumuz tüm değerler, dünyanın gerçek doğasını görmemizi engellemek amacıyla geliştirilmiş araçlardan başka hiçbir şey değildirler.
Nerededir güzellik? Tüm istemimle istemek zorunda olduğum yerdedir; sevmek ve yok olmak istediğim yerdedir, sadece bir imge olarak kalmasın diye.
Ben nerede canlı bir varlık buyduysam , orada kudrete yönelik iradeyi gördüm.hizmet edenin iradesinde bile efendi olabilme iradesini gözlemledim.
Gerçek güçlü bir yeldir. Zerdüst bütün düzlülükler için ve bütün düşmanlarına, bütün tükürenlere ve kuşanlara : ‘yele karşı tükürmekten kaçınınız.
Biz, başkalarının bize söylediği sözde özelliklerimizi devamlı düzenleyen, örten ya da ortaya çıkaran vitrinler gibiyiz. Kendimizi kandırmak için.
Bazı sırlar vardır yalnız dostlara anlatılacak. Bazı sırlar vardır dostlara bile anlatılmayacak. Bazı sırlar vardır kendimize bile açıklanmayacak.
Yaşarken yaşayın! İnsan yaşamını tamamlayıp olduğu zaman, ölüm taşıdığı dehşeti yitirir. İnsan doğru zamanda yaşamazsa, asla doğru zamanda ölemez!
Yasaklanmış olana erişmektir amacımız. Felsefem bu parolayla birgün üstün gelecek; çünkü şimdiye dek, kural olarak, yalnız doğruları yasakladılar!
İnsan dilediği kadar bilgisiyle sisinip dursun, dilediği kadar nesnel görülsün, boşuna! Sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü elde edecektir.
Ey insan ! Kulak ver ! Derin geceyarısı ne söyler? ‘ uyudum, uyudum, uyandım derin rüyalardan: derindir dünya. Daha derindir gündüzün düşündüğünden.
Hoşlanmadığımız bir düşünceyi öne sürdüğü zaman bir düşünürü daha sert eleştiririz. Oysa, bizi pohpohladığında onu daha sert eleştirmek uygun olacaktır.
İnsana göre maymun nedir? Gülünecek bir şey ya da acı bir utanç.işte ustinsana göre de insan aynen böyle olacak ; gülünecek bir şey ya da acı bir utanç!
Varacağım ereğime, ben kendi yolumu yürüyorum; duraklayanların ve geride kalanların üzerinden atlayacağım. Benim ilerleyişim, onların batısı olsun böylece!
Doğaya her türden aykırılık, günahtır. En günahkar insan, rahiptir; o, doğaya aykırılığı öğretir. Rahibe gösterilecek olan, nedenler değildir, timarhanedir.
Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiç bilmemek daha iyidir! Başkalarının düşünceleriyle bilgelik etmektense, kendi hesabına delilik etmek daha iyidir !
İnsanın kendisi, onun en büyük hatasıydı: kendisine bir rakip yaratmıştı; bilim, insanı tanrısallaştırır- insan bilimsellesince rahiplerin ve tanrıların işi biter.
Bir kişi kendi ruhsal kurtuluşunu ciddi bir amaç haline getirdiğinde bile, onun tutkuları ve arzularıda gizlice bundan kendileri için bir avantaj elde etmeyi umar.
Uzaktakine ve gelecektekine duyulan sevgi daha yücedir yakındakine duyulan sevgiden; davalara ve hayaletlere duyulan sevgi, daha yücedir insanlara duyulan sevgiden.
Yaşamı anlamaya başladığın andır durabilmek ayak üstünde.sorun bu zaten, başkasıyla olmak, başkasının olmak değil.kendi başına başkasıyla , başkasıyla kendin olmak.
İki temel sorunu var insanlığın. Adaletsizlik ve anlamsızlık. Birine karşı hukuk’u bulduk, diğerine karşı sanatı. Ama insanlar hukuk’a ulaşamadı. Ve sanat insanlara.
Arzularımız o kadar şiddetlidir ki bazen birbirimizi parçalamak isteriz. Ama topluluk duygusu bizi durdurur. Lütfen not edin : işte bu , neredeyse ahlakın tanımıdır.
En derin yaralarla başlar en derin gülücükler.en yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı.
Ahlak yargıları ve cezalandırmaları, daha az sınırlandırılmış olanlara karşı (özgür olan bireylere karşı) ruhsal olarak sınırlandırılmış olanın gözde intikam biçimidir.
Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz, siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz.
Siz hepiniz, delicesine çalışmayı ve hızlı, yeni, yabancı olanı sevenler -kendinize katlanamıyorsunuz! Sizin çalışkanlığınız bir kaçıştır ve kendi kendini unutma istemidir.
İnsanların bir şeyleri var ki ,gurur duyuyorlar onunla.ne diyorlardı , onları gururlandıran şeyin adına? Eğitim diyorlar ; kendilerini keçi çobanlarından ayırt eden seymiş bu!
Eylem ve vicdan genellikle uyuşmazlar. Eylem, ağaçtan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onları gereğinden çok olgunlaşmaya bırakır, taa ki yere dökülüp ezilinceye kadar.
Bizi farklı kılan şey , tarihte , doğada veya doğanın arkasında hiçbir tanrı’yı tanımamamız değildir. Bizi farklı kılan , tanrı diye hürmet edileni tanrı’ya benzer bulmamamızdır.
Ah, şu sözümü anlayabilseniz: ‘ her zaman istediğinizi yapın ama önce isteyebilen birileri olun! Her zaman, komşunuzu da kendiniz gibi sevin ama önce, kendini seven birileri olun.’
Durur ve dikkat kesilir: nedir yanıltan onu? Nedir kulaklarından hiç gitmeyen bu uğultu? Bir vakitler o zincirlere vurulmuş insanın iç dünyası. Şimdi hep zincir şakırtılarıyla dolu !
Ancak hepiniz beni inkar ettiğiniz zaman size dönmek isterim. Gerçekten,kardeşlerim,o zaman kaybettiklerimi başka gözlerle arayacağım.o zaman sizleri başka başka bir sevgi ile seveceğim.
İnsan yığınlarının davranış biçimlerini önceden kestirmek için, onların güç bir durumdan kendilerini kurtarmak için hiçbir zaman çok önemli bir çaba göstermediklerini kabul etmek gerekir.
Derin olduğunu bilen kimse kolay anlaşılır olmaya çalışır, kalabalıkta derin görünmekten hoşlanan kimse ise anlaşılmaz olmaya çalışır. Kalabalık dibini göremediği herşeyi derin sanır çünkü.!
Her seçkin insan, güdüsel olarak, kalabalıktan, çokluktan, çoğunluktan kurtulduğu, onlardan ayrı biri olarak, kural adamlarını unutabildiği, sığınacağı kalesinin ve gizliliğin peşinde koşar.
Yapraklar sararıyorsa bunda şikayet edecek ne var. Bırak düşsünler ve gitsinler. Hatta onların altına sert bir rüzgar üfle. Üfle de bütün sararmış ve solmuşlar senden daha çabuk uzaklaşsınlar.
Müzik temelde bizde belli bir oranda güç kazanan yaşam duygusunun özünde gizli olan acıyı anlatır; müziğin verdiği heyecanın yapısında da bu açıdan uzaklaşıp onu uzaktan izleme düşüncesi vardır.
Hakikâti gözünden vurmak için ‘var olma istemi’ lafını ortaya atan, isabet ettiremedi şüphesiz; böyle bir istem yok çünkü ! Var olmayan isteyemez de; ama var olan. Nasıl bir de var olmayı ister ki?
Çok derin değil. Bir meseleyi tüm derinliği ile kavrayan insanlar, ona çok ender olarak daima sadık kalırlar. Onlar derinliği aydınlığa çıkardılar: aydınlıkta görülebilecek daha kötü şeyler vardır.
Kopyalar hiç de seyrek olmayan ölçüde, önemli insanların kopyalarıyla karşılaşırız ve yağlıboya tablolarda olduğu gibi, burada da çoğu insan orijinallerden değil kopyalardan daha çok haz almaktadır.
Ortak olabilenin değeri daima azdır. Büyük şeyler, büyük için kalacak; uçurumlar, derin olanlar için; incelikler ve ürpermeler incelmişler için; kısaca, tüm, pek az bulunanlar, pek az bulunanlar için.
Ahlaksal’ diye nitelenen yönetmelikler gerçekte, insanlara karşı olup insanların mutluluğunu kesinlikle istemezler. Keza bu yönetmelikler ‘insanlığın mutluluğu ve refahı’ ile bağıntılı olmaktan uzaktır.
İnsan unutmayı bir türlü öğrenemeyip de hep geçmişe bağlı kaldığı için şaşar durur kendi kendine de: istediği kadar ileri ve çabuk yürüsün, zinciri ile birlikte yürür, hızla akıp geçen olaylara bağlıdır gene de.
Anarşi cağına giriyoruz: fakat bu çağ aynı zamanda en akıllı ve en özgür bireyliklerin çağıdır. Düşüncenin görülmedik gürbüzlüğü gittikçe artmaktadır. O zamana dek töre ve ilk ahlâkIn önlediği, dehanın çağıdır bu.
Bir insan yoğun ve kılı kırk yararak düşündüğü zaman, sadece yüzü değil gövdesi de çekinceli bir havaya bürünür. İşte benim filozof denince anladığım şey: varlığıyla herşeyi tehlike içine sokan korkunç bir patlayıcı.
Geleceğin önsezileri! Geçmişi değil geleceği yüceltmek! Geleceğin mitini bulmak! Umut içinde yaşamak! Şanslı anlar! Ardından perdenin yeniden inmesine izin vermek ve düşüncelerimizi kesin ve yakın amaçlara indirgemek!
Bir de bedel ödensin istiyorsunuz, siz erdemliler! Erdem için ödül, yeryüzü için cennet ve bugününüz için sonsuzluk mu istiyorsunuz? Ve ne bedel, ne de veznedar var diye öğrettiğim için mi öfkeleniyorsunuz bana şimdi de?
Mutluluk hedef değildir. Tersine kudret duygusu hedeftir. İnsanın ve insanlığın içinde müthiş bir güç kendini deşarj etmek, yaratmak istemektedir. O, hiçbir zaman mutluluk hedefi olmayan patlamaların kesintisiz zinciridir.
Doğru olmak az kimsenin elinden gelir bu! Elinden gelen, olmak istemez! Ama bu, iyilerin, başkalarına göre, daha az elinden gelir! Ah bu iyiler! İnsanlar doğruyu söylemezler hiçbir zaman; bu türlü iyi olmak, ruhun bir hastalığıdır.
Ahlaka boyun eğme, bir hükümdara boyun eğme gibi kolece ya da mağrur ya da çıkarcı ya da teslimiyetçi ya da budala bir heyecan ya da düşüncesizlik ya da umutsuzluk eylemi biçiminde olabilir. Bu tür boyun eğme aslında ahlaksal değil.
En gizliler!, en güçlüler!, en korkusuzlar!, en yarıgeçemsiler!, bir ışık istermisiniz? Bu dünya kudrete yönelik iradedir. Bunun dışında hiçbir şey değildir. Bizzat sizde kudrete yönelik iradesiniz. Bunun dışında hiçbir şey değilsiniz!
Bir şey bizim için saydamlaşmışsa, bize artık direnemeyeceğini sanırız ve sonra içine doğru bakıp gördüğümüz şeyin içinden geçemediğimiz için şaşırırız! Bu bir sineğin her cam pencerenin önünde düştüğü ahmaklık ve şaşkınlığın tıpkısıdır.
Bu dünya başlangıcı ve sonu olmayan güçten bir canavardır.büyüklüğün , güç büyüklüğünün çelikten sabit bir toplamıdır.o , ne daha büyür ne de daha küçülür.kendini tüketmez.tersine sadece değişir ama bütün olarak değişmez derecede büyüktür
Unutun kederden oflayıp puflamayı ve tüm ayaktakımı üzüntülerini! Dağ magralarından kopan rüzgara benzeyin; kendi çalıp kendi oynamak ister o, ayaklarının altında denizler titrer. Gülmeyi kutsadım ben; siz daha yüce insanlar, öğrenin gülmeyi!
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım. Öyle çok değerliymiş ki zaman, hep acele etmem bundandı , anladım. İnsan, bir an önce kargaşasını, kendine anlam veren bir düzene çevirmezse, yıldız doğurtamazsa karanlığına, yok olacaktır.
İradenin tatmini değildir zevkin sebebi.tersine irade ileriye gitmek ister ve kendine engel olan her şeyin üstesinden gelmeye çalışır.zevk hissi düpedüz iradenin tatminsizliğinden ortaya çıkar.onun rakipsiz ve dirençsiz olarak yeterli doyuma ulaşamamasıdır.
İnsandaki güçlü ve ulu olan her şey insanüstü ve dışsal olarak düşünüldü.insan kendini çok küçümsedi.kendindeki iki yani birbirinden ayrı iki alana böldü insan ; değersiz ve güçsüz yani ile güçlü ve şaşırtıcı yanını.ilkine insan dedi , ikincisine ise tanrı!
Ah, buldum onu kardeşlerim! İşte, en yüce dorukta kanıyor sevinç pınarı benim için! Burada, hiçbir ayak takımının benimle birlikte içemeyeceği bir yaşam var! Akışın nerdeyse pek yoğun geliyor bana, ey haz pınarı! Doldurayım derken, sık sık yeniden boşaltıyorsun kadehi!
Ahlaki yargılama ve mahkum etme, dar kafalıların, onlar kadar dar kafalı olmayanlardan intikam almak için, en çok sevdikleri yoldur ve aynı zamanda da : doğa onlara bu kadar az akıl bağışladığı için, bir çeşit tazminat ve asıl olmak fırsatıdır. Kötü niyet, ruhanileştirir.
Bütün çağların insanlarının neyin iyi, neyin kötü, neyin övgüye değer ve neyin yergiye layık olduğunu bildiklerine inandıkları konusunda bilgeler doğru bir yargıda bulunmuşlardır. Ama, biz şimdi geçmişte herhangi bir zamandakinden daha iyi biliyoruz,görüşü, bilgelerin bir önyargısıdır.
Bence hayatın kendisi gelişme içgüdüsü , idame ıcgüdüsü , güçlerin biriktirlmesi içgüdüsüdür : güce yönelmenin olmadığı yerde çöküş vardır.iddaam şudur ki,insanlığın yüce değerlerinde işte bu yöntem eşiktir ; en kutsal isimler altında hüküm süren değerler , çöküş değerleri , nihilist değerlerdir.
Yaratıcının yolu üstüne yalnızlığa çekilmek mi istersin kardeşim? Kendine varan yolu aramak mı istersin? Biraz dur da beni dinle. ‘arayan, kolay yiter. Her türlü yalnızlık suçtur.’ Böyle der sürü. Ve sen sürüdendin uzun bir süre. Sürünün sesi daha sende çınlayacak. Ve sen desen: ‘ artık sizinle ortak.
Kendi ateşinle yakmaya hazır olmalısın kendini; önce kul olmadan nasıl yeni olabilirsin ki! Sevginle git yalnızlığına, kardeşim, yaratmanla git, doğruluk ancak daha sonra topallar ardın sıra senin. Benim gözyaşlarımla git yalnızlığına, kardeşim. Kendinden öte yaratmak isteyeni severim ben, ve böylece yok olanı.
Aslında biz tüm kalbimizle sadece bir tek şeyle ilgileniyoruz- eve bir şeyler götürmekle’. Bunun dışında hayatla, yaşananlarla ilgili olanlar-hangimiz bunlar için yeterince ciddiyete sahibiz? Ya da zamana? Bu tür şeylerle korkarım ki hiçbir zaman tam olarak ‘ilgilenmedik’: yüreğimiz orada değil işte-hatta kulağımız bile!
Ahlak, eleştiren elleri ve işkence aletlerini kendisinden uzak tutmak için sadece her türlü korku aracına hükmetmekle kalmaz: onun güvencesi, kullanmasını çok iyi bildiği bir tür göz boyama sanatında yatar: nasıl ‘coşturulacağını’ bilir. Sık sık, tek bir bakışla eleştirici iradeyi felç etmeyi, hatta kendi tarafına çekmeyi başarır.
İnsanlarla iletişim içinde olmak, kalbini herkese açmak. Bu, liberal düşünceli olmaktır. Soylu bir misafirperverlik gösterebilecek yapıdaki insanlar, perdesi çekik ve kepenkleri kapalı çok sayıda pencereden belli oluyor. Bu insanlar, en güzel odalarını boş tutuyorlar. Neden? Çünkü katlanmak zorunda olmadıkları misafirlerini bekliyorlar.
Deliliğini topluma kabul ettirebilene dahi derler; ben ettiremedim,,, timarhanede.yim. Güldüler. “aklın fazlası cehennem” dedim,,, güldüler. “her çocuk tanrı’nın gönderdiği bir peygamberdir ve unuturuz büyüyünce peygamber olduğumuzu, gider bir öğretmen oluruz, işçi, mühendis, memur” dedim, güldüler. Şehir cereyanına bağladılar beni. Güldüler .